Buluşma
Tanışma'nın devamıdır.
Şimdi ne yapacağım diye deliler gibi düşünüyordu Çorcu bir yandan da beş adımlık odasını tavaf ederken. Yüzü kıpkırmızı kesilmişti. Üzerinde bir pantolon vardı sadece, çıplak ve zayıf göğsü alev alev yanıyordu sanki. Yarım saat sonra o büyük an gelecekti. Çorcu ile Kukuk’un ilk resmi buluşmalarını ta geçen haftadan ayarlamışlardı. Bir hafta boyunca pek görüşme şansları olmamıştı ama şimdi yeniden bir araya geleceklerdi ve bunun düşüncesi bile Çorcu’nun ter içinde kalmasına yetiyordu. Ne giymeliyim, ne giymeliyim diye mırıldandı delikanlı, gerçi pek de bir seçeneği yoktu.
Hava hala soğuk olduğu için yeşil ceketini giymesi gerekirdi ama onu neredeyse birbirlerini gördükleri her an sırtında taşımıştı. Bu defa daha farklı, daha güzel görünmek istiyordu. Aniden aklına bir şey gelmiş gibi fırladı odasından. Aynı evde yaşadığı altı arkadaşından üçü salondaydı ve Çorcu’yu daha önce hiç o halde görmemişlerdi. Hey çocuklar bana giyecek güzel bir şeyler vermelisiniz dedi çok ciddi bir sesle ama arkadaşları çoğu zaman olduğu gibi Çorcu’yu ciddiye almadılar. Hatta bu garip hali ile eğlenmeye hevesleniyor gibiydiler. Nedenmiş o diye sordu biri. Bir randevum var diye cevap verdi Çorcu. İşte eğlence başlıyordu. Çorcu’nun arkadaşlarının daha önce çok randevuları olmuştu ama Çorcu için bu bir ilkti ve bunu onlar da biliyordu. Vay çapkına bak diye abartılı tezahüratlar savurdular ve kalkıp sırtına vurdular. Sonra biri aklına çok iyi bir fikir gelmiş gibi hemen kalkıp odasına gitti. Elinde bir tişörtle geri döndü. İşte bunu giy dedi, son zamanlarda çok moda. Sarı yeşil tişörtün kollarından Afrika yerlilerininki gibi püsküller sarkıyordu. Emin misin diye sordu Çorcu, bu konularda hiçbir bilgisi yoktu. Diğerleri hemen atılıp tişörtü getiren arkadaşlarını şiddetle desteklediler. Ama hava çok soğuk diye karşı çıktı Çorcu. Bu kadar ana kuzusu olma dedi arkadaşlarından biri, sen bu kıza güzel görünmek istemiyor musun, o halde modaya uymalısın. Çorcu o sırada bunun bir eşek şakası olduğunu içten içe biliyordu, Neredeyse kışın ortasında tişört moda olmuştu ha? Fakat yinede o kendisine şiddetle savunulan şeylere karşı çıkmayan biriydi. İçten içe bilerek ama yine de boyun eğmişlik duygusuyla tişörtü alıp odasında giydi, saçlarını taradı. Ayakkabılarını parlattı ve arkadaşlarının kendisini bu halde görmesini istemediği için hızla odasından çıkıp doğruca dış kapıya yöneldi ama diğerleri onu sabırsızlıkla dışarıda beklemişlerdi, hem de ellerinde dijital fotoğraf makineleriyle. Daha Çorcu bir şey söyleyemeden flaşlar suratında patladı ve artık daha fazla burada zaman kaybetmemesini söyleyen iç sesine kulak verip hızla evinden ayrıldı.Şimdi ne yapacağım diye deliler gibi düşünüyordu Çorcu bir yandan da beş adımlık odasını tavaf ederken. Yüzü kıpkırmızı kesilmişti. Üzerinde bir pantolon vardı sadece, çıplak ve zayıf göğsü alev alev yanıyordu sanki. Yarım saat sonra o büyük an gelecekti. Çorcu ile Kukuk’un ilk resmi buluşmalarını ta geçen haftadan ayarlamışlardı. Bir hafta boyunca pek görüşme şansları olmamıştı ama şimdi yeniden bir araya geleceklerdi ve bunun düşüncesi bile Çorcu’nun ter içinde kalmasına yetiyordu. Ne giymeliyim, ne giymeliyim diye mırıldandı delikanlı, gerçi pek de bir seçeneği yoktu.
Dışarısı çok soğuktu. Çorcu bir kaç dakika sonra dişlerinin birbirine vurduğunu fark etti ki bu şubat ayının ortasında sokakta tişörtle gezen biri için çok doğaldı. Çorcu’nun zayıf bedeni de üşümeye çok uygundu zaten. Fakat içinde hala onu ayakta tutan bir şey olmalıydı. Evet, o Kukuk’un hayaliydi işte, sadece onu düşündüğü için adımlarını ardı ardına atabiliyordu ve etini yakan keskin rüzgâra karşı koymaya devam edebiliyordu. Bindiği otobüsün içi soğuk havaya karşın insan yığınlarının soluk alış verişleriyle ısınmıştı. Kalabalığın arasına sıkışıp sıcaklığın bedenine yayılmasını zevkle hissetti. İnsanların bu soğuk havada evden tişörtle çıkmış delikanlıya attıkları şaşkın bakışlar hiç umurunda değildi o anda. Gideceği yer son duraktaydı ve otobüsteki insanlar her durakta azalırken o Kukuk ile buluşmasında nasıl konuşacağını, söyleyeceği her kelimeyi kararlaştırıyordu. Beni gördüğünde ne düşünecek acaba diye geçirdi aklından. Sonra üzerindeki tişört aklına geldi, bunun moda ile hiçbir ilgisi yok diye düşündü kızgınlıkla. Şimdi olsa arkadaşlarının tüm sözlerine rağmen yeşil ceketini giyer yine de tişörtle sokağa çıkmazdı. Hem aklı neredeydi ki bu halde hasta olmadan bir yerlere gidebileceğini düşünmüştü. Aklı Kukuk’taydı elbette ama eğer onu etkilemek istiyorsa daha dikkatli olmalıydı. Nihayet otobüs son durağa girdi. Hiç inmek istemiyordu çünkü otomatik kapılar her açıldığında araca dolan serin hava biraz sonra ne kadar üşüyeceğini hatırlatıyordu. Otobüs durup kapılar son defa açıldığında Çorcu kollarını bağlayıp, ellerini koltuk altına sıkıca gizleyerek basamaklardan hızla indi. Koşar adımlarla sözleştikleri kafeye doğru yöneldi.
cok güzel yazilmis. Bende kitap yaziyorum. bu nedenle türkcemi gelistirmek icin ideal bir sayfa. tesekkür ederim
YanıtlaSil